Tayyip Erdoğan, Trabzon’da, cumhurbaşkanı gibi değil, bir siyasi parti lideri gibi konuştu. Üstelik bunun farkındaydı.
Türkiye’de yasalar var; fakat birileri için geçerli değil. Anayasa, cumhurbaşkanının tarafsız ve herkese eşit mesafede olmasını gerektiriyor. Çünkü, Cumhurbaşkanı, “cumhurun başı” sıfatıyla, düşüncesi ne olursa olsun her vatandaşı kucaklayabilmeli. Lâkin ne yasalar ne de Anayasa Erdoğan’ı bağlıyor.
Kısacası herkes suçlu, kusurlu, kabahatli; sadece, siyasi iktidar pür-ü pak.
Gene, “iç düşmanla ittifak kuran dış güçler” edebiyatı!
Herkes yalancı, sadece Tayyip Erdoğan doğrucu Davut. Hakikatin tek sahibi o. Ya onun gibi düşünürsün ya da “iç düşman” kategorisine savrulursun. 12 yıldır AK Parti iktidarda. Fakat, hiçbir gelişmeden dolayı sorumlu olan o değil.
Ama öyle garip ki, bu mağduriyet edebiyatına hâlâ inananlar var.