İstanbul ve İzmir’de gerçekleşen casusluk ve fuhuş operasyonu bir “kumpas”tan ibaretmiş! Hem sanıklara hem de sanıkların fişlediği iddia edilen kamu görevlilerine karşı müthiş bir “cadı avı” yürütülmüş.
Sadece casusluk ve şantajdan yargılanan sanıklar değil, fişlenen 1500 kadar bürokrat da bu kumpasta mağdur olmuş. TÜBİTAK, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve BDDK gibi kurumlardan atılmışlar; bazıları disiplin cezası almış; kimisi meslekten ihraç edilmiş.
Büyük bir kıyım söz konusuymuş. İdari yargıya başvurulmuş, büyük çoğunluğu davayı kazanmış olmasına rağmen, sadece Merkez Bankası bu kişileri görevine iade etmiş.
Her şeyden önce bir mağduriyet söz konusuysa, haksız yere vazifelerinden uzaklaştırılanları TÜBİTAK’a, Hazine Müsteşarlığı’na, Merkez Bankası’na ve BDDK’ya geri almak, bu kurumdaki yetkililerin ve ilişkili bakanların sorumluluğunda değil mi? Yoksa TÜBİTAK, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve BDDK da mı Cemaat’in kontrolüne geçti?
Şimdi, kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen “kumpas” demek moda. Tabii bu kumpası, Pensilvanya’ya bağlamak şartıyla!!!