Burjuva ekonomistlerin Çin örneğine eleştirisi, bu modelin, ihracatın ithalata bağlı olduğu Türkiye’ye uymayacağı.
Oysa asıl dert başka ve burjuva iktisatçılar bununla ilgilenmiyor.
Çin büyümesini ücretleri olağanüstü düşük tutarak gerçekleştirdi. 1980’lerden başlayıp 2 binli yılların başlarına kadar sürdürülen Çin büyüme stratejisi, büyük yatırımlarla hızlı bir sermaye birikimine yönelirken köylerden kentlere akan nüfusun yoğun sömürüsüne dayandı. İşçileşen köylüler şantiyelerde barakalarda barındırıldı ve istese bile şantiyeleri terk edemediği fiili yasak koşullarında çalıştırıldı. Ödeme, çoğu zaman barınma imkanı yanında günlük iki tabak pirinç lapasıydı. İnternette metinleri bulunabilir. Çin İstatistik Bürosu verilerinde ücretler dışında her şeyi bulabilirsiniz. Çin ekonomisi bu yıllarda ihracata koşullandı. Çoğu taklit ihraç ürünleri çok ucuza mal edildi, çünkü iş gücü müthiş ucuzdu.
“Çin örneği” ve düşük değerli yerli parayla “İhracata dayalı büyüme” denince, sırtına binilecek olan işçi sınıfıdır! Erdoğan’ın sözünü ettiği o “yazdığı kitap” bütün yükün işçilerin sırtına yıkılmasını anlatır.