AK Parti’ye sempatiyle baktığım sır değil. Ama dikkat edin AK Parti’ye diyorum AKP’ye değil. İkisi arasında fark çok. AK Parti yok artık. Siyasi ömrünü tamamladı. Davutoğlu ‘Nuh’un gemisiyiz’ dedi ya… İlk kurulduğunda öyleydi. Her siyasi görüşten temsilci vardı. Köksal Toptan’dan, Erkan Mumcu ve Ertuğrul Günay’a kadar. O misyon çoktan bitti. ‘Nuh’un gemisi’ esprisini yitirdi. Şimdi daha çok Titanic’e benziyor. Felakete doğru giden… Arkasından ülkeyi de sürükleyen.
AK Parti adalet iddiasıyla siyaset sahnesine çıktı. 28 Şubat’ın hukuksuzluklarını ortadan kaldıracak, adaleti inşa edecekti. 13 yılın sonunda en ağır darbeyi adalet aldı. Ülke, açık cezaevi gibi. Örnek mi? O kadar çok ki. Bank Asya’ya el konulması. Adaletsizliğin zirvesi. Anayasa, kanunlar, kurallar askıya alındı. Aynı kriterler diğer bankalara uygulansın, kapısına kilit vurulmayacak banka kalmaz. Ekonomiden sorumlu bakan Ali Babacan partide kire bulaşmamış ender isimlerdendi. O da zulmün mimarı, hukuksuzluğun parçası oldu. Majestelerinin emriyle. Direnebilirdi. Olmadı, onuruyla çekilebilirdi. Yazık etti.
(…) Ben Gül’ün, Arınç’ın AK Parti’sine sempatiyle baktım. Fakat Efkan Ala’nın, Ozan Ceyhun’un, Mahmut Övür’ün AKP’sine asla..