Bir ülkenin anayasası varsa, o anayasada Anayasa Mahkemesi’ne yetki verilmişse, o mahkeme de bir hüküm vermişse ona uyarsın. Beğensen de beğenmesen de uyarsın. En nihayet anayasa ile teminat altına alınan bu silsile, toplumun ortak sözleşmesinin tezahürüdür. AYM’nin bazı kararlarını tatbik edip bazılarını reddetmek gibi imtiyaz yoktur. Herhangi bir mahkemenin herhangi bir kararında olmadığı gibi… Kaldı ki Anayasa Mahkemesi kararlarını reddetmek; hukuk devleti prensibine direnci gösterir.
Tıpkı gazetecilerin haberleri yüzünden hapse atılması gibi. Fikir ve ifade hürriyetini yok saymak, basın özgürlüğü gibi temel anlaşma hükümlerini reddetmek anlamına gelir. Gazetecilerin siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen haber ve yorumlarından dolayı tutuklanması düşünülemez. Böyle bir varsayım ya da ihtimal olamaz. Basın özgürlüğü zaten gazeteciliği siyasi iktidarlara ve devlete karşı korumak demektir. Hukuk da vatandaşın devlete karşı hakkını müdafaa etmektir. Gayrısı anlam taşımaz. Mahkemelerin kamu idaresine ve iktidara siper olduğu sistem, hukukun üstünlüğü düzeni değildir.