Dindarların veya bir oranda dindar olarak yaşayanların uzun on yıllar boyunca baskılandığı ve tepeden inmeci laikliğin norm olarak belirlendiği dönemin ardından oluyor bütün bunlar. Gelinen nokta, dini görünürlük ve kurumların geometrik arttığı ama dindarlık duygusunun gerilediği gibi bir çelişkiye işaret ediyor.
Bu mesele daha yoğun ve bilimsel temelde konuşulmalı ama mutlaka tartışarak konuşulmalı. Yine ahkam kesici bir üslupla olup biteni tek taraflı izaha kalkışanlar, bir fikri dayatmak için İslam’a, Kuran’a, sünnete ve geleneğe kendi gözünden bakanların tekeliyle değil. Madem, artık aşikar olmuş bir mesele var o zaman ilahiyat fakülteleri, maksadı dindarlık olan sivil toplum örgütleri ve bağımsız kalabilen birkaç ilim ve araştırma kurumu sebepleri anlamamıza yardımcı olacak veriler üzerine çalışmalıdır. Gerçekle yüzleşmek yolunda samimi bir mesainin vaktidir.