Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Dün, gelecek yılın emekli maaşları belli oldu. Beklendiği gibi rakamlar düşük. Birkaç gün önce yine beklendiği gibi düşük açıklanan asgari ücret rakamı gibi. Gelir seviyeleri her kesimde düşük ama daha kötüsü beklentiler de giderek düşüyor.
Kötü yönetilen 2018-25 yıllarının faturası ödeniyor, ödeyenler de dirençsiz ve savunmasız ücretli kesimler. Yetmedi, alt gelir grubuyla orta gelir grubu arasındaki fark kapanıyor. O da yetmedi eğitimsiz ve vasıfsız gruplarla eğitimle ve vasıflı kesimler arasındaki gelir makası da kapanıyor. Devlet sadece en büyük işveren değil, özel sektör ücret seviyesini de belirleyen bir otorite. Lütuf devletten, beklemek vatandaştan.
Devlet/iktidar ne zaman lütfedecek? Bunun takvimi de çok açık. Önce, akıl dışı politikalarla deneme tahtasına dönen ekonomide beş yılda ortaya çıkan tablonun faturası vatandaşa ödetilecek. Sonra, seçim rüzgarı esmeye başladığında lütuf başlayacak ve dar gelirli kesimler sandığa ceplerinde biraz parayla gidecek. Memur maaş artışı ve bütün emekli maaş zamları açıklanırken beklentinin düşük olması bundandır. Herkes artık takvimi ezbere biliyor. İktidar seçim gelmeden boş yere lütfetmez. Ancak, verdiği paranın sandıkta hatırlanacağı bir tarihte kesenin ağzını açar. Aradaki yıllarda lütfun gereği yok.
Ayrıca, sistem öyle kilitlendi ve alan o kadar daraldı ki ücretli kesim için lütuf olmadan geliri artırmanın yolu da yok. Ya doğrudan devletten para alırsın ya devletin belirlediği oranda özel sektörden.
Çok para istiyorsan, o dar kadroya girmek için yol belli ama liste çoktan doldu, boşuna uğraşma.
Hasılı, kimse gözünü devletten ayırmayacak, sırasını bekleyecek.
Biz de buna ekonomi yönetimi ve devlet idaresi diyoruz.