Rakamlar alıp başını gitti, mesajlar durmak bilmedi, tarih yeniden yazıldı, dünya yeniden şekillendi, kartlar yeniden dağıldı, yeryüzünde bizden başka gaz/petrol bulan yokmuş gibi hatta biz de ilk kez bulmuşuz gibi ne bulduysak sil baştan yazmaya başladık. Ya da burun kıvırma, önemsizleştirme, geçiştirme…
Bir tavrın ötekini tetiklediğini gözardı ediyor değilim ama politik gerilim boşunadır. Ortada matematik, enerji bilimi ve iktisat var. Dünyanın petrol ve gaz üretim miktarı bellidir, Türkiye’nin ihtiyacı da ortadadır.
Türkiye’nin ekonomik darboğazı sürüyor. Yeterince üretememe, teknolojide geri kalma, kaliteli işgücü eksikliği ve liyakata bağlı verimsizliği yani yapısal problemleri yerinde duruyor. Doğalgaz da petrol de bunlara çare değil…
Sevinelim, mutlu olalım, asla küçümsemeyelim ve yeni rezervler için umut besleyelim ama gerçekçi olmayı sakın ihmal etmeyelim.
Mustafa Karaalioğlu’nun yazısı