Böyle zamanlarda laf kalabalığı başlar, rakamlar, kurallar, gerçekler konuşulmaz olur. Bugün artık, sorunların ciddiyetini kavramaktan uzaklaşmış; dahası sorunlarla yüzleşme kabiliyetini ve cesaretini kaybetmiş bir iktidarın son büyük hamaset arzını izliyoruz. Kendi ifadesiyle, 19 yılın sonunda ülkeyi dış politikada beka problemine, ekonomide de kurtuluş savaşı noktasına kadar krize mahkum eden iktidarın başka arzı da zor olur. Gerçekler ülkenin üzerine üzerine geldikçe hamasetten başka yol kalmaz; iktidar da zaten o yola ziyadesiyle aşinadır.
Tablo, ne bir ekonomik program, ne bir dış politika vizyonu ve ne de tutarlı bir yönetimin varlığından bahsedilemeyeceğini gösteriyor. Türkiye’nin herhangi bir konuda başı sonu belli bir modele sahip olabilmesinin zemini kalmamıştır. Çünkü artık çözüm arayışı değil, zaten çözülemez hale gelen meselelerin suçunu belli belirsiz adreslerin üzerine atmak hedefi vardır.
Bakalım sonuçta ekonomi ve dış politikanın bu hale gelmesinin sorumlusu kim çıkacak!