Artık ‘vur deyince öldürdü‘ mü dersiniz, ‘fırsatı ganimet bildi’ mi, bilmem. Ama ortaya çıkan güvenlik paketi Türkiye’nin 2000-2004 arasında Avrupa Birliği uyumu çerçevesinde attığı adımların çoğunu geri aldıran nitelikte. Mahkeme kararı olmadan polis ve jandarmaya ‘kuşku’ temelinde vatandaşlar hakkında istihbarat toplama yetkisi vermek gibi, yarın bir başka iktidar elinde bugün bu yasayı çıkaran AK Parti’ye de hayatı kâbusa çevirebilecek unsurlar var içinde.
Bu husus, güvenli yapılanmasında yasa taslağıyla öngörülen idari yenilikler için de geçerli. Bugün bu maddeler, Erdoğan’ın bir zamanlar yakın müttefiki adeta yargı ve güvenliği emanet ettiği Fethullah Gülen sempatizanlarının güvenlik bürokrasisinden ‘ayıklanması’ amacına hizmet edebilir. Ama yarın bir gün de başkalarının ‘ayıklanması’ için istismar edilebilir.
Aslında bu açıdan bakarsanız, bu iç güvenlik paketi iki ağzı keskin bıçak gibi; tutanı da kesebilir.
Hükümet bir yandan PKK ile Kürt çözüm paketi üzerine görüşürken, diğer yandan seçim ortamında kamu düzeni işini şansa bırakmamak, öte yandan biraz da göz korkutmak, muhalefeti sokağa çıkmaktan caydırmak istiyor.