Batı hükümetleri, ellerindeki para ve gücün verdiği kibirle hâlâ ‘radikal’ gördükleri İslamcılığın karşıtezinin ‘ılımlı’ sandıkları İslamcılık olmadığını, Davutoğlu’nun deyimiyle ‘aşırılıkçılığın’ karşı-tezinin, ilacının devlet işleriyle din işlerini ayırmak, laiklik olduğunu görmüyor mu?
Bu bakımdan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Müslüman ülkeleri, toplumları laikliği benimsemeye çağırmasının güçlü bir mantığı vardır.
Laiklik anlayışında da bir reform, bir yenilenme gerekiyor mu? Bence gerekiyor; bence inanca saygıda kusur etmeyen, inancından dolayı kimseyi eşit haklardan mahrum etmeyen, dışlamayan, ama belli bir inancın diğerleri üzerinde hâkimiyet kurmasına ve devletin de inanç işlerine karışmasına izin vermeyen bir modernleşmeye ihtiyaç vardır.
Ama çıkış yolunun böylece güncelleştirilmiş, toplumla barışık bir laiklik anlayışında olduğu görülmeli. Aksi halde gidiş, on birinci cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün endişe ettiği “İslamın Orta Çağ karanlığı” olacaktır.