Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Serap Yazıcı Özbudun’un önümüzdeki dönem konuşulmaya devam edileceğini öngörüyorum. ‘Muhalefet sandalyesinde hiçbir şey değiştiremedim’ cümlesi onunla beraber unutulmayacak cümledir. Demokrasilerin olmazsa olmaz gücü muhalefetin değişimde oynadığı-oynayabileceği rolü dışlayan-azımsayan bir bakış.
AKP’nin 8. Olağan Büyük Kongresi’ne damga vuran en önemli isimlerden biri Gelecek Partisi’nden istifa ederek AKP’ye katılan Anayasa Profesörü Serap Yazıcı Özbudun oldu. 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde Altılı Masa’da ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ konusunda çalışmayı yapan isimlerin başında gelen Yazıcı aynı zamanda başta Can Atalay’ın AYM kararına rağmen serbest bırakılmaması iktidarın hukuk alanındaki sorunlu konularına partisi adına itiraz etmiş, karşı çıkmış bir isimdi. Yazıcı’nın muhalefetteyken verdiği en önemli söyleşilerden biri T24’te Cansu Çamlıbel’e olmuştu. Yazıcı ‘ben Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş arzusunu hiçbir zaman anlayabilmiş değilim’ dedikten sonra şöyle konuşmuştu:
“Biliyorsunuz ünlü bir siyaset bilimcisi var; David Landau. Onun bir tezi var; istismarcı veya suiistimalci anayasa yapımı. David Landau şunu söylüyor; “Dünyada artık askeri yönetimler popülerliğini kaybetti, onun yerine sivil otoriter rejimler kuruluyor. Ve bu sivil otoriter yöneticiler ellerine geçirdikleri fiilen kullandıkları o otoriter mekanizmaları sürekli ve kalıcı hale getirmek için anayasa değişikliğine başvuruyorlar ve anayasa değişikliğini yapmakta da muvaffak oluyorlar. Yaptıkları anayasa değişikliğini biçimsel olarak incelediğiniz zaman sanki temsili demokrasinin kurumları varmış gibi bir algıya kapılabilirsiniz ama daha dikkatle incelediğiniz zaman aslında otoriterizmi kurumsallaştırmak için yapılmış bir anayasa değişikliği olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” de tam bu modele, bu tanıma uygun bir anayasa değişikliği ile gerçekleşti.”