AKP ile en kıran kırana mücadele içinde olan parti HDP. AKP’nin birinci parti olarak kuracağı ‘seçim koalisyonu’ içinde bulunmayı en baştan kabullenen parti de o. Neden?
Herhangi bir ‘esrarengiz’ tarafı yok. Uzun boylu tartışma götürür bir tarafı da yok: seçime kadar, seçimden sonra da yeni bir hükümet kuruluncaya kadar (epey uzun sürmesi ihtimali ağır basıyor) bu hükümet işbaşında kalacak. Burada bulunmak ve AKP’yi boş bırakmamak. Bunun yanısıra ya da belki bundan da önce, yalnız AKP’den oluşmuş bir hükümetle seçime gitmemek, hükümet içinde bir ‘denetim’ ögesi olarak bulunmak. Çünkü, nicedir gözlemlediğimiz performansıyla, AKP’den seçim güvenliği beklenemeyeceği ortada.
Bu gibi durumlar sözkonusuyken öbür iki partinin, CHP ile MHP’nin de bu koalisyon içinde bulunmaları daha akılcı olurdu. Bir süreden beri MHP’nin davranışlarında ‘akılcılık’ beklemek bayağı nafile bir beklenti haline geldi.
CHP ise seçim öncesinden başlayarak bir hayli serinkanlı, sağduyulu bir çizgi izlemişti. Seçmene ılımlı, sorumlu bir parti izlenimi vermeyi amaçlıyordu ve böyle davranmıştı. Bu noktada bu ‘boykotçu’ tavır bence doğru olmadı. Neyse, ne yapalım…
HDP bence doğru karar verdi, doğru seçim yaptı. Oysa o da öbür iki parti gibi davransa AKP ne kadar mutlu olurdu. Şimdi de, HDP’yi silkelemenin bir yolunu bulmak üzere elinden geleni yapacaktır. Umarım HDP bu manevralarda yolunu şaşırmaz.