Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
AKP iktidarında Türkiye tarihinin çok özel bir evresinden geçiyor. Gerginlik bayağı ileri derecelerde. Bizzat iktidarın çabalarıyla toplum ikiye bölünüyor. Bu iki kampın ilişkileri gün geçtikçe daha düşmanca bir renk alıyor. İktidar durmadan ateş tazeleyerek muhalefeti “kriminalize” etmeye çalışıyor. Amacı görünen o ki, büyük bir suç uydurarak muhalefetin seçime girmesini, en azından inandırıcı bir kadroyla girmesini önlemek. Bu amaçla yaptığı vahim usulsüzlükleri kamufle etmeye de çalışmıyor. Bunun böyle olduğunu toplumun görmesi, anlaması da umurunda değil.
Türkiye’nin “ezeli” diyebileceğimiz ideolojik bölünmesinde AKP’nin yanından ayrılmayacak, seçim kazanmak için yapacağı her türlü hileyi, zorbalığı destekleyecek bir kesim olduğunu biliyoruz. Ama bu destekçiler çoğunluk mu? Bir noktadan sonra, “Bu kadarı fazla” diyecek kitleler yok mu? Bence var ve sayıları da gitgide artıyor. İki çocuğunu öldürmüş “vatanperver”le aynı safta yer almak “bütün” AKP sempatizanlarını mutlu eder mi? AKP sempatizanı olmanın böyle olanların taşımak durumunda kalacağı vicdan yükünü hafifletir mi? Hafifletebilir mi?
Yirmi küsur yıl önce seçimi açık farkla kazanarak iktidar olan AKP ile bugünkü AKP arasında büyük bir farklılaşma var. Sanırım şu aşamada AKP içinde bunu gören ve bundan ötürü acı duyan AKP’liler var. Var ama yürürlükte olan koşullarda ses çıkarmamayı tercih ediyorlar.