Kapitalizm harıl harıl üretiyor, harıl harıl tüketiyor. Tüketilen şeylerin niteliği parlaklaşıyor habire ve parladıkça, oraya erişemeyenler ordusunun askerleri çoğalıyor. Çünkü kapitalizm –özellikle de onun “neo liberal” türünden alt-akımları– o ışıltıyı ancak gitgide derinleşen bir eşitsizlik üstünden üretebiliyor: sahip olanlar ve olmayanlar.
“Yoksun” olma bilinci doğal olarak küskünlük, derken düşmanlık getiriyor. Bu da genel olarak soyut bir düşmanlık. Genelgeçer ideoloji içinden, marazı daha derin yaşayanların seçip aldığı tekil bir motif.
Bir yandan kapitalizmin iletişim çarkları kitlesel yok etme imgelerini sömürerek kazanıyor. Televizyonda her gün ölenler, sahici dünyada ölenleri de aşıyor sayıca. Bir “öldürme estetiği” bile kuruldu.
(…) bu işleri yapan kişiler için “Onlar masum çocuklar” demek durumuna düşmek de istemiyorum.
“İslâm Bayrağı” altında böyle makine gibi adam öldürenleri İslâm dünyası bir biçimde hoş görmeye devam edecek mi? .
İslâm, eşcinselliği mahkûm edermiş ve saire. Eşcinselliği mahkûm eden İslâm IŞİD’in, El Şebab’ın, El Kaide’nin, Boko Haram’ın eylemlerini ne eder?