Cumhurbaşkanı da, topluma kendi sermayesini gösteriyor.
Örneğin, “düşman”larını sayıyor: bunlar “Eskici”lermiş, yani “eski Türkiye”yi savunanlarmış.
Adlandırmak gerekirse, birinci sırada “Terör Örgütü” geliyor, yani PKK.
Sırada ikinci “Pensilvanya”.
Üçüncü sırada “Halkı Aşağılayanlar” diye bir kategori görüyoruz. Evet, “popülist” Başkan’a uygun bir “düşman”.
Dördüncü düşman biraz şaşırtıcı: “Ermeni Diyasporası”!
Cumhurbaşkanı listeye “Ermeni Diyasporası”nı ekleme gereğini duyuyor, çünkü arkasından beşinci sırada “Muhalefet Partileri” geliyor ve böylece bu partileri Ermeniler’le aynı safta gösterme fırsatı doğuyor.
“Popülist önder”, tanımı gereği, “halk”ın her türlü önyargısını okşar, gıdıklar. Toplumun her türlü anakronik, olmaması, aşılması gereken saplantısı “popülist önder”in beslendiği kaynaktır. Onun için “Ermeni Diyasporası”nı bir “düşman” olarak diri tutmak önemlidir.
Aynı şekilde, “Eşcinsel aday” da dile dolanmalıdır, bu dolanma da birkaç oy getirebilir, ihmal etmemeli.
Derken “düşman”lardan saz çalmasına, türkü söylemesine de takıyor.
Birileri çıkmış, Cumhurbaşkanı’nın hoşlanmadığı bir içeriği olan bir bildiri imzalamış, yayımlamış: Cumhurbaşkanı’nın ağzında bunlar “Aydın kisvesi altında 200 kişi”.
İşte bütün bu nefret, Cumhurbaşkanı’nın sermayesi ve topluma vaad ettiği. Verin 400 milletvekilini, bu vaadlerini gerçekleştirsin.