“Olağanüstü Hal” diye tanımlanan durumlardan kendine avantaj çıkarmayı bilen siyaset adamlarından biri de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. 2002’de seçimi kazandıktan sonra, birkaç yıl, muhaliflerinin birinci işi gerilim yaratmaktı: muhtıralar, “Bayrak mitingleri” vb. Bu tarz geldi, parti kapatma davası açmaya kadar dayandı. Bu gerçekleşmeyince, hızını kaybetmeye başladı.
Ama Cumhurbaşkanı o yıllarda olanlardan kendisinin kazançlı çıktığını görmüştü. Ülkenin bütün kurumlarını istediği yönde seferber edeceği şekilde ipleri kendi elinde topladıkça, gerilimi de kendisi yaratmaya başladı. De facto üslûp, olağanüstü davranış, olağan hale geldi.
Ve kazandırmaya devam ediyor.
“Rus uçağı”, bu politikanın uluslararası politikaya da yansıtılmasının “müjde”si. onunla eşanlı olarak da Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanmaları geliyor. Bu da herhalde bir gözdağı: “ağzınızı açmayın, yoksa…”
Birlik ve beraberliğe en fazla muhtaç olduğumuz bu günlerde sakın ola ağzınızı açmayın.