“Barış Süreci” diye bir şey ilân eden sizsiniz. Böyle bir başlığın vaad ettiklerinden hiçbirini yapmış değilsiniz ama bu sözün verdiği ciddi bir umut, yarattığı bir iyimserlik var.
Bu “Süreç”te şimdiye kadar olanlar hakkında kamuya açıklanan, kamuoyunun bildiği şey, Abdullah Öcalan’la birtakım görüşmeler yapıldığı. Abdullah Öcalan, PKK’yı kuran kişi. Onunla bir şeyler müzakere ediyorsunuz.
Ve tam o sırada:
“Bizim için IŞİD neyse PKK da odur.”
Müzakere ettiğiniz herkesle canciğer olmanız beklenmez, zaten olamazsınız. Ama bir yandan adama sövüp bir yandan da müzakere edemezsiniz. Adamın meşrebi geniş olabilir, aldırmayabilir. Ama bu durumda o adamın sürdürdüğü müzakerenin konusu olan milyonlarca insan var. Bu insanların bir kısmı “Benim değerlerime söven adamla neyi ‘müzakere’ edeceğim?” sorusunu sorabilir.
Evveliyatını karıştırmayalım, 35 yıllık 12 Eylül uygulamalarından geçerek bugünlere gelmiş ve “barış” bekleyen bir halk var. Onlara verdiğiniz mesaj:
“Bizim için IŞİD neyse PKK’da odur.”
Yarattığı etkiyi de gördük. Şimdilik, otuz küsur ölü.
Peki, bu neyin politikasıdır?