İki günden buyana duyuruyu dillerine dolayıp duruyorlar, Millî Savunma’nın “Öğretmen subay alacağız” demesine rağmen adaylarda aranan “fakülte mezunu olma” şartını eğip bükerek “İmam-Hatip mezunu olma”ya getiriyor, lâiklikten girip yobazlıktan çıkıyor ve “Türk Ordusu’nda imam görevlendirmek de ne iş?” diyorlar!
Türkiye sanki Müslüman değil; Budist, Hindu, animist, ateist, yahut gâvur! Asker hücuma kalkarken asırlardan buyana “Allah Allah” demiyor, yemeğe “Hamdolsun” diye başlamıyor, karargâhlarda cami falan hak getire, cephede can verenler de “şehid” olmuyor, Nirvana’ya gidiyorlar!
Dolayısı ile böyle bir orduya ileride “imamlık etme” tehlikesi bulunan İlâhiyat Fakültesi mezunlarının, hem de kadrolu olarak alınmaları da neyin nesi?
Türk Ordusu’nda yüzlerce senedir “tabur imamı” denen hocalar mevcut olmuş, bunlara ilâveten “Din İşleri ve Moral Subayı” kadroları da teşkil edilmiş ama uzun senelerden buyana tayin yapılmamış ve kadroların tamamı kâğıt üzerinde kalmıştı.
Fakat din, itikad, akide yahut gelenek dendi mi şekil değiştiren zevâta askerî kadrolarda İlâhiyat Fakültesi mezunlarının da yer almalarının artık şart olduğunu, uzmanlık alanları din ve ilâhiyat olan bu subaylar sayesinde askerin manevî boşluğunu birbirinden farklı cemaatlerin doldurmasının önüne geçilebileceğini anlatmak ne mümkün?