Önce bir mantıksızlığı giderelim. Sandıkla gelen bir iktidar, sandıkla gider. ‘Hayır ben kaba kuvvetle kalacağım’ demek, kaba kuvvetle yani darbeyle gelen birinin sonra kalkıp adil seçimlerle halktan destek istemesi gibi saçma olur.
Sandıkta kaybeden bir iktidarın gitmemesi, bir askerî cuntanın darbe yapması gibidir; ellerinde silah da yok, vallahi sopayla kovalanırlar. ‘Nasıl giderlerse gitsinler’ demek de bir yol gibi görünüyor; yine de bir rehabilitasyon politikasına hep birlikte kafa yormamız lazım. Dönüp iktidar sahiplerine ‘hiç acıtmayacak’ demek ve direnenleri ikna etmek mümkün olamaz mı?
İktidardan düşenler, farklı yüksekliklerden düşecekler. İlk sınıfta iktidarda kalmayı hayat-memat meselesi olarak görenler, güç ellerinden gidince soluğu cezaevinde alacak olanlar var. Soruşturma dosyaları açılınca rüşvet ve hırsızlık iddiaları ile yargılanacak olanları, bu soruşturmaları engellemek için suç işleyenler takip ediyor.
17/25 Aralık’tan sonra devletin ekonomik iktidar araçlarını, hukuksuz bir şekilde muhalefeti sindirmek için kullananlar da yargılanmamak için iktidara dört elle sarılmış vaziyette suç işlemeye devam ediyor. Bunların hiçbirinin uçarı-kaçarı yok: Yargılanacak ve suçlarının bedelini ödeyecekler.