Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Lübnan’daki çağrı cihazları patlamaları sonrası “Türkiye’de risk yok” diyen iktidarın ‘güven vermediğini’ belirtti: “Saldırının yarın cep telefonları, tabletler, akıllı saatler, hatta akıllı ev eşyalarıyla yapılmayacağına dair bir garanti yoktur.”
Lübnan’da 17 Eylül’de Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana gelmiş, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetti, 300 kadarı ağır yaklaşık 2 bin 800 kişiyse yaralanmıştı.
Ülkede 18 Eylül’de çok sayıda telsizin patlatılması sonucu da 20 kişi öldü, 450’den fazla kişi yaralanmıştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, dün Türkiye’de bu konuda bir risk bulunmadığını iddia etmiş ve “Türkiye’de çağrı cihazları neredeyse hiç kullanılmıyor. Ben hiç rastlamadım açıkçası… Vatandaşlarımız endişeye düşmesin, siber güvenlikte ilk 10’dayız…” demişti.
Ancak EMO, bu açıklamaya güvenmiyor.
Yazılı bir açıklama yapan EMO, ‘yarın benzer bir saldırının başka cihazlar üzerinden yapılamayacağının garantisi olmadığını’ belirtti.
Açıklama özetle şöyle:
* ‘Gelişmekte olan’ ülkeler arasında sayılan ve yıllardır siyasi krizler ve bölgesel çatışmalar nedeniyle bırakın elektronik sanayiyi, elektrik temininde bile sıkıntı yaşayan Lübnan’daki saldırı, teknolojinin hayatımızdaki yerini ve nasıl belirleyici bir konuma ulaştığını gözler önüne sermiştir.
* Ne yazık ki ülkemiz de teknoloji konusunda dışa bağımlı bir ülkedir. İletişim ve elektronik sanayi alanında yıllardır sürdürülen serbestleşme ve özelleştirme politikaları, ulusal elektronik sanayimizi tahrip etmiş, dışa bağımlılığı tetiklemiş ve ülkemizin teknoloji sahipliğinde ve üretiminde geri kalmasına neden olmuştur.
* Ülkemizin yüksek teknolojili ürünler olarak adlandırılan bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler alanındaki dış ticaret açığı her geçen yıl büyümektedir. Bu alanda en fazla dışalımın yapıldığı alt sektörün cep telefonlarının da içinde yer aldığı iletişim donanımları grubu olması dikkat çekicidir.
* Zamanında sanayi devrimini ıskalayan ülkemiz, yanlış bilişim politikaları nedeniyle emperyalist sistem içindeki bağımlı konumunun gereği olarak teknoloji yoksulu bir ülke haline gelmiştir.
* Saldırının ardından iktidar temsilcilerinin yaptığı ülkemizde bu cihazların ‘neredeyse kullanılmadığı’ ve ‘risk olmadığına’ yönelik açıklamaları güven vermekten uzaktır. Bugün çağrı cihazları üzerinden yapılan bir saldırının, yarın cep telefonları, tabletler, akıllı saatler, akıllı arabalar, hatta akıllı ev eşyaları ile yapılmayacağına dair bir garanti yoktur.
Çözüm önerileri ne?
* İnsanlığın geleceğini teknolojinin gelişimi ve ne şekilde kullanılacağının belirleyeceği açıktır. İyi yetişmiş mühendisimizi uluslararası sermayenin Türkiye’deki montajcısı pozisyonuna iten, yurttaşlarımızı pahalı, bağımlı ve riskli bir teknolojiye mahkum eden özelleştirme ve serbestleşme politikalarına son verilmelidir.
* Bu gidişatı tersine çevirmek ve bilgi-iletişim teknolojisi yoksulluğuyla mücadele etmek için alandaki mühendis emeği yükseltilmeli, Türkiye kendi geliştirdiği teknolojiyi kullanan; bilgiye ve Ar-Ge’ye dayalı katma değeri yüksek ürünler üreten bir sanayileşme modelini hayata geçirmelidir.
* Bunun yapılmasının ön koşulunun planlı bir ekonominin inşası ve kamusal bir anlayışla ele alınan teknoloji ve eğitim politikaları olduğu açıktır. Bilim ve teknolojinin halkın yararına kullanılmasının sağlanmasını temel ilke olarak kabul eden ve alanda çalışan meslektaşlarından aldığı güçle çalışmalarını sürdüren Elektrik Mühendisleri Odası bu alanda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır.