Erdoğan-AKP iktidarı 20 yıla yaklaşan yönetimine karşın, kendi rejimini, islamcı ilkelere dayalı bir siyasal ve toplumsal bir düzeni tam olarak kuramamış olmanın sıkıntısını yaşıyor. Bu nedenle, Cumhuriyetin 100. yılına denk gelen 2023 tarihi, bu “ideolojik” hedefe ulaşmanın sembolik ve anlamlı bir dönemeci olarak görülüyor. Bu yılda atılacak adım, birçok islamcı “kanaat önderi” tarafından bir tür rövanş yılı, bir intikam hamlesi olarak değerlendiriliyor.
İşte bu nedenle Cumhurbaşkanlığı makamını da elinde tutan AKP lideri Tayyip Erdoğan, birden bire yeni bir anayasa yapılması gerektiğini belirterek ve konuda tartışma başlattı. Yeni anayasanın yapılma ya da yürürlüğe girime yılı olarak da 2023’ü işaret etti. Yeni anayasanın nasıl olacağına ilişkin bir de ipucu verdi. Cumhuriyetin kuruluş sürecinin ilk anayasası olan 1921 yılında çıkarılan “Teşkilatı Esasiye Kanunu” nun örnek alınabileceğini belirtti.
Böylece, siyasal islamcı hareket, bir burjuva demokratik devriminin sonucu olarak kurulan, bütün kusurlarına karşın, laik ve aydınlanmacı bir karaktere sahip olan 1923 Cumhuriyetini sonlandıracaklarını ve yeni bir devlet kuracaklarını da en yetkili ağızdan ilk kez ve doğrudan açıklamış oldu.
Erdoğan’ın, 1921 Anayası’nın örnek alınacağını belirtilmiş olması da önem taşıyor. Çünkü, böylece hem mevcut devlet ve rejimle yanltıcı bir süreklilik bağ kuruluyor hem de 1921 Anayası’nın 2. Maddesi’nde belirtilen “Devleti dini İslamdır” hükmünün yeni anayasaya konulması için bir meşruiyet zemini yaratılmak isteniyordu.
İşte bu nedenle “Ya İstibdat Ya Hürriyet” sloganı alabildiğine günceldir. Mithat Paşa üslubu ve yöntemi ile mevcut iktidara muhalefet edilemeyeceği gibi, insanlığın ilerici birikimini ve Cumhuriyetin kazanımlarını böyle bir anlayışla korumak da mümkün değildir. Bu anlayışın sonu Taif gibi trajik bir şekilde bitmese de karalık bir geleceğinin olması kaçınılmazdır. İkinci bir Abdülhamit rejimi (İstibdat) felaketine izin verilmemelidir.