Yıllarca basında Kürt vatandaşlara karşı ırkçılığın kalesi olarak vazife yapmış bu gazeteler, PKK’nın saldırıları tek gündem olmuşken “konuya” niçin ilgisizler?
Savcı Mehmet Selim Kiraz katledildiğinde gruplarından bazı gazeteciler ve televizyoncular, Gezi’de hayatını kaybedenlerin ahının alındığını söylemişlerdi, ağızlarından kan damlayarak.
Terör, Türkiye vatandaşlarını vururken, attığınız ‘oy anam oy’ manşetleriyle de aynı mesajı mı veriyorlar? PKK bile kanlı saldırılarını üstlenip “gücünün yansıması” olarak lanse ederken, ‘tamam vuruyorlar ama bi sor’ anlamına gelen manşetler atmak gazetecilik faaliyeti midir? Bu tavır, şiddetin teorize edilmesi, ‘devrimci şiddetin’ koşullara göre meşruiyet kazanabileceğinin iddia edilmesinden başka neye hizmet eder? Eylemlerini üstlenen örgüt orta yerdeyken, terörü demokratik bir devletin rutin seçim sonrası sürecine ve siyasi partilerin hükümet kurma faaliyelerine bağlamak failin muğlaklaştırılıp meşrulaştırmasından başka nedir?
Hepsinden vahimi, marjinal çevreler için olağan sayılabilecek bu anlayışın merkezi işgal eden yayınlar tarafından benimsenmesi. Çünkü merkezin marjinalleşmesi, terörün yaygınlaşmasına olağanlaştırılmasına hizmet eder.