Özellikle de Türkiye gibi düşünce iklimlerinin sıkça değişikliğe uğradığı ülkelerde, özgürlüklere ve demokrasiye yapılan tacizlerin sonuçları çok daha yıkıcı olabilmektedir. Mesela 15 Temmuz darbe girişimi, doğrudan demokrasiyi yok etmek üzere planlanmış çok açık bir saldırıdır. Doğal olarak böyle durumlarda devleti yönetenlerin belayı defetmek üzere gerekli önlemleri alma zarureti bulunmaktadır. Dolayısıyla tehlike karşısında yargının yoğun bir mesaiye girmesi kaçınılmazdır. Ancak bütün bunlara rağmen, yargısal süreçlerin demokrasinin ve özgürlüklerin kalitesini azaltan bir mekanizmaya dönüşmemesi gerekir.
Maalesef modern zamanlarda İslam algısını derinden yaralayan en temel sorun, Müslüman dünyada farklı düşüncelere tahammülsüzlük ve ötekileştirmedir. Oysa Müslüman dünyanın en büyük şikayeti, son dönemde Batı dünyasında yükselen İslamofobik söylem ve ötekileştirmedir. Neden Müslümanlar da Batı’daki hastalığın bir parçası olsunlar ki…