İktidarın yeni anayasa söylemleri dikkate alındığında, bu krizin böyle bir amaca matuf olduğu iddia edilebilir. Eğer bu iddia doğruysa, iktidar yerel seçim sürecinde Can Atalay’la ilgili ‘ihlal kararı’nı vesile kılarak “Anayasa Mahkemesi teröristleri affediyor” gibi tehlikeli bir söylemi meydanlara taşımak istiyor olabilir. Ayrıca ekonomik krizin ve fukaralığın seçimlerde bir ölçüde perdelenmesi açısından da bakıldığında “Vatan-millet” üzerine bina edilmiş hamasi söylemlerin son derece kullanışlı bir argüman olduğu da muhakkak.
Evet Yargıtay’ın yarattığı krizin iktidar açısından bu tür faydaları olabilir. Nitekim 14/28 Mayıs seçimlerinde de yüzde 80’lere varan bir enflasyon yaşayan halk, ekonomik krize bakarak değil, hamasi söylemlerle coşarak oy verdi.
Ancak bütün bunlar MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin, Anayasa Mahkemesi’ni hedef alan ağır sözlerini açıklamak için yeterli değil. Zira Bahçeli özellikle AYM Başkanı Zühtü Arslan’a yönelik öylesine ağır suçlamalarda bulundu ki doğrusu bu sözleri insaf ve hakkaniyetle bağdaştırmak mümkün değil. İşte o sözler: “Zillet İttifakı’nın yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur! Haddini ve hududunu çok açık şekilde aştı; Türk devletiyle uğraşma cesaretin varsa Kandil’e git! Anayasa Mahkemesi ya kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır.”