Bizim trajik ikilemimiz de bu galiba… “Komplo teorileri” ile “Gerçek komplolar” arasında bunalmış durumdayken, bunlardan hangisine inanmak gerektiğine medyanın karar vermesini bekliyoruz.
Türkiye’deki, Fransa’daki veya Amerika’daki terör eylemlerinin arkasındaki gerçekleri öğrenmek yerine, siyasi tutumumuza veya inancımıza göre şekillenmiş bir komplo teorisine inanmak herkesin daha fazla işine gelmiyor mu?
Bu algı operasyonları ile gerçekler örtülür. Karalama kampanyaları ile kişiliklere dönük katliam başlatılır…
Toplumlar kendilerine hizmet edenleri onlar ancak öldürüldükten sonra hatırlar.
Bunca benzer deneyimi yaşamış bir toplumun fertleri olarak her duyduğumuza kendimizi kaptırıp, bu algı operasyonlarında kullanılan bir figüran olmaktan kaçınalım.
Bugüne kadar akıllı ve bilinçli olarak gördüğümüz bazı isimlerin şu ya da bu örgütün kullandığı figüranlar olmalarına şaşırırken, kendimiz de bu duruma düşmeyelim.