Yeni Bakanlar Kurulu listesini gözden geçirirken Osmanlı’dan günümüze aktarılan “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” özdeyişinin neden hiç eskimediğini düşündüm.
Bu coğrafyadaki siyasette galiba “Devletli olmak” ile “Yok olmak” kavramları interaktif ilişki içindeler…
Birbirlerine benzemeyen ve aralarında bağlantı olmayan yüzlerce ismi hatırlarken, akıl hastanesinde kalın bir kitabı okuyan deliye benzetiyorum kendimi. Doktor deliye “Kitap iyi mi” diye sorunca deli “Kitapta çok isim var ama bunların arasında bir ilişki de yok, kitapta bir olay da yok” demiş. Doktor kitabı alıp bakmış. Kapakta “Telefon Rehberi” yazısı varmış…
Siyasete ve isimlere günlük öfkelerin, nefretlerin, saplantıların dışında bazen böyle bakmayı denemeli değil miyiz?