Ankara’daki bombalı eylemden siyasi açıdan en fazla zarar gören, istikrarın, güvenliğin ve bütünlüğün korunmasının sorumlusu olan “Devlet” ve devletin güvenlik kurumları değil midir?
Nitekim ilk olarak İçişleri Bakanı, MİT ve polis sorumlu ilan edilmemişler midir? Eş Başkan Demirtaş bu konuda daha ileri giderek, devleti fail ilan etmemiş midir?
Terör eylemlerinin ikinci hedefi, ise HDP’dir… TBMM’deki demokratik temsil mekanizmasının tam olmasını gerçek kılan HDP, kendisini de hedef alan terör eylemleri karşısında ne yazık ki ikircikli davranmaktadır… Seçmeninden çok PKK’nın desteğine güvendiğini seslendiren parti sözcüleri, HDP’yi kamuoyu gözünde meşruiyet dışı bir kuruluş konumuna itmektedir.
Hepimizin bu noktada sayı ile kendimize gelmemiz gerekiyor. Eğer Kürt realitesi demokratik ve özgürlükçü bir çözüme ulaşacaksa, bu süreçte HDP’siz bir başarı mümkün değildir.
Bu gerçeğin ışığında HDP’nin kendisini PKK’dan ve dolayısıyla terörden soyutlayan bir söylem ve siyaset oluşturması şarttır. Aynı şekilde HDP’yi rakip olarak gören partilerin sözcülerinin de, her vesile ile HDP’yi hedef göstermekten kaçınmaları gerekiyor.