Bu “gelişmeci / kalkınmacı değil büyümeci” konusu üzerinde durmalıyız. Büyümecilik gerçekte IMF ve Dünya Bankası programıdır. Neoliberal sistemde ekonomiler büyümeyi hedefler; öyle ki ülkeler büyür ama gelişmez veya kalkınmaz. Gelişmeci/kalkınmacı ekonomi, öncelikle mutlaka iç pazara dayanır ve iç pazarın genişlemesini hedefler. Erdoğan ise sürekli dış piyasadaki dalgalanmaların nefesini ensesinde hissedecek ihracata ve ucuz işgücüne dayalı bir model öneriyor. Çin her ne kadar ihracatçı bir ekonomi gibi görünse de iç pazarı güçlendirme çizgisi esastır.
Bu, bırakın Türkiye gibi ülkeleri, neoliberal sistemin merkezi olan ABD’de bile böyledir. ABD’de geçen yıl en zengin yüzde 1’in serveti, ilk kez yüzde 50’nin servetini geçti! Kısacası ABD’den Türkiye’ye kadar, neoliberal sistem içindeki ülkelerde büyüme vardır ancak varsılın varsıllaştığı, yoksulun yoksullaştığı bir büyümedir bu…
Dolayısıyla Erdoğan’ın büyüme için Çin örneği vermesi üzerinden etraflı tartışmaya gerek yok; zira Erdoğan Çin’i zaten yanlış anlamış! Çünkü Çin büyümeci değil, gelişmeci / kalkınmacıdır.