Çözüm Süreci’nde PKK’nın güçlendiği eleştirileri dürüst yapılırsa faydalı olabilir. Ama bu eleştiriyi yapan aynı kesimlerin mesela Güvenlik Yasa Tasarı’sına şiddetle karşı koymalarına (MHP dahil) şahit olduk. Sanki PKK 1970’lerde değil de, 3 Ocak 2013 tarihinde kurulmuş, hatta Kürt Sorunu 150 yıllık değil de, AK Parti’nin yarattığı bir meseleymiş türünden analizlere boğulduk.
Tüm bu tecrübelerimizden, CHP, HDP’nin siyasi alanda, malum medya, FETÖ ve irili ufaklı her darbeye tuzlukla koşturmuş sol grupların, sol/liberal aydın elitinin de sahada PKK’yı kendi silahlı güçleri olarak benimsediklerini, dün cuntalara yaptırdıkları darbeleri, bu kez PKK’ya yaptırmak istediklerini anladık. Suriye’deki değişen durum bu işi daha da karmaşık hale getirdi.
Eğer bu cesur hamle yapılmasaydı, ateşkes döneminde hayatta kalan insanların tesellisi bir yana, 6-8 Ekim veya 22 Temmuz süreci 2013 Gezi krizine geri çekilecek, FETÖ de kalkışmasını bu ortamda gerçekleştirecekti.
Devlet, Çözüm Süreci ile Kürt vatandaşlarına değiştiğini ispat edemediği, duygusal bağları güçlendiremediği ölçüde olaylar toplumsal bir karakter arz edebilecekti.