Tarihte Recep Tayyip Erdoğan diye bir lider, AK Parti diye bir hareket olmasa, 3 Kasım 2002’den sonra eskisi gibi kalsaydı da, işte bu tarihlerde Sevr yine hortlatılacak, Türkiye’ye çökmeye geleceklerdi. Yani bu işin muhafazakarı, Beyaz Türk’ü, sağcısı, solcusu yok. Anlaşıldığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti’ne geçici bir istisna gözüyle bakılmıştı.
Bu tespitler Erdoğan ve AK Parti’ye koşulsuz biat iması içermiyor. Ancak, bu önemli süreçlerde, en azından milli konularda birlik olmayı başarabilmeliyiz. Benim özlemim, siyasal iktidara yapıcı, kararlı, hatta sert eleştirilerle katkı sunan, ama ülke tehdit altındayken de dik duran bir muhalefetin ortaya çıkması. Bu arzum naif bulunabilir; lakin bu durumun en büyük eksikliğimiz olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.