Son iki yüz elli yılda Batı’nın hedef seçtiği nokta evin iç düzenini yıkmak oldu.
Bu iç operasyonda, yani bildiğiniz böl/yönet kolonyal yönteminde, en önemli nokta, özgün kültürün içine beşinci bir kol yerleştirmek, kimyaya müdahale etmektir. Bu aslında yerli olan insanlar, desteklenir, elitleştirilir ve devlet yönetimi halka tezatlaşan, onu zararlı/hakir gören bu yeni sınıfa teslim edilir.
İşte modern çağda medya bu operasyonun en önemli ayağı olmuştur. Çünkü toplumun bir kesimini diğer kesimine karşı yabancılaştırmak için yeni bir toplumsal sınıf oluşturmak, onlara itibar/güç sağlamak ve halkın bir bölümünü en azından etkilemelerinin, devşirmelerinin önünü açmak gerekir. Medya burada inanılmaz güçlü bir aktör olur.
Yani bugün aslında beyaz Türkler dediğimiz topluluk, seküler bir misyonerlik sonucu dönüştürülmüş (converted) kesimlerdir. Ki bu işi, medya ve akademi birlikte üstlenmişlerdir.