Aydın Doğan efendinin “hiç müdahale etmediği” gazetesinde, “Sevgili günlüğüm” tadında Sayın Cumhurbaşkanı’na yazdığı mektup birkaç hedefi amaçlıyor.
Aslında bu öncelikli olarak Sayın Erdoğan’ı kendisi ile eşitleyerek itibarsızlaştırma girişimi. Aklınca, “Pijama ile karşılatmadın ama, ben de gazetemden seni böyle muhatap alırım, her türlü bulaşırım” diyor.
Cumhurbaşkanı’nı seçim öncesi yine tartışmanın merkezine koyarak, buradan bir sinerji yaratma niyetinde.
“Sen Kasımpaşalıysan, Ben de Kelkitliyim” diyerek, gerçekte arkasında sağlam bir desteğin olduğunu fark ettirmek istiyor. Burada Kasımpaşa, “yerli ve özgünlüğü” ima ederken, Aydın Doğan’ın gücünü aldığı yöre, Cumhurbaşkanı’na yüzde 80 destek veren Kelkitliler olmadığına göre, burada ima edilen, “Arkam sağlam ve sen onların kim olduğunu biliyorsun” demek olmalı.
Korku… Bu tür siyasi kavgaya girişen gazete patronları bunu her zaman yapar. Gazetelerini ya saldırı, ya da savunma aracı olarak kullanırlar. İşin savunma kısmında, başarısız olunması halinde, “Bakın, ben zamanında böyle böyle demişim” şeklinde kanıt bırakmaya çalışılır.
Meselenin bir iktidar kavgası değil, Sayın Erdoğan’ın kişisel husumeti olduğuna dönük propagandaya gazetesini kullanarak malzeme üretiyor. Aklınca tarihi kendisi oluşturuyor.