Şark cephesinde yeni bir şey yok. Yeni olan AK Parti ve onun dönüştürücü misyonu.
Bu direncin, günlük siyasi hayatımıza “kutuplaşma” olarak sokulduğunu görüyoruz. Hatta bazı muhafazakârlar bile bu sürecin derinliğini anlayamayıp, bu durumu yanlış şekilde içselleştiriyorlar. Bu aslında, AK Parti’nin ana misyonuna dönük bir alt oyma. Elzem olan eleştiri/özeleştiri müessesesinden farklı. Bir mücadele aracına dönüşmüş bir ters kavramsallaştırma ile karşı karşıyayız.
Oysa AK Parti ülkeyi normalleştiren tek aktör. AK Parti reformları sayesindedir ki, CHP irtica ambalajlı darbe çağrıcısı olmaktan kurtuldu ve değişim baskısı ile eklektik de olsa topluma uyum göstermeye çalışıyor. İrtica, bölünme söyleminden, demokrasi, özgürlük klişelerine geçişleri de aynı zorlama yüzünden oldu.
Bu partiler, medya ve STK’ları, AK Parti’yi hal etmek için bir darbe sürecine toplumsallık rolü vermek adına, “her hıyarım var diyene ellerinde tuzlukla koşturuyorlar.” Sorun değil. Çünkü, CHP artık kolay kolay Ermeni vakıflarına el koyma noktasına devleti bir daha getiremeyeceği gibi, Kürt inkarını da canlandıramayacak. Çünkü algı mühendisliğini güne uygun yapmak adına, evet demokratik değerleri eklektik olarak suiistimal ediyorlar ama, tabanlarının bu stratejiden haberi yok. Onlar söylenenleri ciddiye alıyorlar. Dönüşüyorlar ve bu AK Parti sayesinde oluyor.