İktidar yumurtasının içinden gelen sesler artmaya başladı. En militan “ekonomik mucize / Türkiye uçuyor” savunucuları bile işlerin iyi gitmediğini, yoksulluğun ve pahalılığın dayanılmaz hale geldiğini, bundan da iktidarın sorumlu olduğunu söylemeye başladılar. Alın size M. Metiner!
En militan başkanlık savunucuları, parlamenter sisteme dönülsün, yeni sistemde de cumhurbaşkanının hiç yetkisi olmasın demeye başladılar. Alın size N. Alçı!
Benzer bir şey bürokraside de oluyor. Kılıçdaroğlu’nun tarih vererek; “‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, pazartesi itibarıyla durun”, uyarısının arkasında da bürokrasi içinden gelen sesler var. Bir “parti devleti” kurmuş olan iktidarın, bürokratları devletin değil partinin bürokratı olarak kullanma baskısına tepki gösteren ya da ona gönüllü olanlara dair duyumlar artıyor.
Bürokrasiden gelen sesler daha da artacak; akla-kitaba-kurala uymaz işlerin yapıldığına dair örnekleri de onlara içeriden itirazları da daha sık duyacağız.
Geminin su almaya başladığı görülüp batacağı algısı yaygınlaştıkça böyle olur!