BURCU KARAKAŞ
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Alaca köyünde 1993 yılında 11 köylünün öldürülmesine ilişkin emri vermekle suçlanan emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün yargılandığı dava yarın Ankara’da görülmeye devam edilecek.
Hakkında 11 kez müebbet hapis cezası istenen Ertürk’ün sanık olduğu davaya bakan avukatlardan biri, 28 Kasım’da Sur ilçesinde öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ydi.
AİHM mahkum etti
Bolu Tugayı tarafından 8-25 Ekim 1993 tarihleri arasında yürütülen operasyonlar sırasında gözaltına alınan Abdo Yamık, Celal Aydoğdu, Mehmet Salih Akdeniz, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Nesrettin Yerlikaya ve Ümit Taş en son bir askeri helikoptere bindirilirlerken görüldü.
Bu 11 kişiden bir daha haber alınamadı. Ailelerin resmi makamlara yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. 1994 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran aileler davayı kazandı. AİHM, yaşama hakkı, işkence yasağıyla kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlal edildiğine hükmederek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti.
Kemikleri Alaca’da bulundu
Gözaltında kaybedilen 11 kişinin kemikleri, 5 Kasım 2004 tarihinde Alaca köyünde bulundu. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen rapor da kemiklerin köylülere ait olduğunu ortaya koydu.
Olayla ilgili olarak Diyarbakır savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, 2013 yılında kabul edildi. Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istendi. Dava, ‘güvenlik’ gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
Elçi, davanın nakline itiraz etmişti
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6 Nisan 2015 tarihinde görülen 6’ncu duruşmada, nakil kararına itiraz ederek davanın yeniden Diyarbakır’a alınmasını talep etti. Elçi, ayrıca, olayın meydana geldiği tarihlerde görevli kişilerin tespit edilerek tanık olarak dinlenmesini de istedi. Mahkeme bu talep üzerine, Bolu Tugay Komutanlığı’nda görevli askerlerin adreslerinin bildirilmesi için Genelkurmay Başkanlığı ile emniyet müdürlüklerine yazı yazılmasına karar verdi.
‘Yaşasaydı yarın duruşmada olurdu’
Kulp davasında yakınlarını kaybeden ailelerin avukatlarından Erkan Şenses, “Bu davanın da beraatle sonuçlanacağını kestirmek mümkün. 1990’lı yıllarda yaşanan insan hakları ihlalleri davalarında hükümetin irade göstermesi ile sonuç alınması mümkün görünüyor. Ancak bu irade terk edildi. Tahir abi yaşasaydı yarın Ankara’daki duruşmada olurdu. Önceki duruşmaya da gelmiş ve kayıp yakınlarını savunmuştu. Ağır insan hakları ihlalini oluşturan kolluk görevlilerinin kasten öldürme ile suçlandığı neredeyse tüm dosyaları takip ederdi. Çünkü bu öldürmelerin münferit değil, sistemik olduğunu düşünürdü” diye konuştu.