HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Kobani davasına ilişkin açıklama yapan dava avukatları, soruşturma ve yargılama aşamasında yaşananları anlattı. Avukat Özgür Erol, “Gösteri yürüyüşünde panzerden açılan ateş sonucu Hakan Buksur öldürülüyor ve bu ölümden siyasetçiler sorumlu tutuluyor” dedi. Savcılığın soruşturma döneminde dosyada unuttuğu bilgi notları da kamuoyuyla paylaşıldı.

Aralarında HDP’nin önceki eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte MYK üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları ve yöneticilerinin de olduğu isimlerin yargılandığı Kobani davası Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde kurulan mahkemede devam ediyor. Yargılamalarda savcılığın esas hakkındaki mütalaası sonrası yargılanan isimlerin savunmaları yapılıyor.
Yargılamanın geldiği aşamayı değerlendiren dava avukatlarından Nuray Özdoğan ve Özgür Erol, soruşturma ve yargılamaların siyasi olduğunu ve AİHM’in de bunu tespit ettiğini belirtti.
HDP’nin hukuk komisyonu sözcüsü de olan avukat Nuray Özdoğan, Kobani davasını ‘kumpas’ olarak nitelendirdiklerini söyledi. Özdoğan bunun gerekçesini ise şu sözler ile anlattı:
*CİMER’e yapılan bir vatandaşın ihbarıyla bu dava başlıyor. O dönemki fezlekeler ‘halkı suça teşvik etme’ ile yapıldı. Sonrasında iddianamede suçlama konusu değişti. Bu süreci yürüten son dönemde hakkında bazı haberler çıkan Yüksel Kocaman’dı, süreç onlarla birlikte yürütüldü. 2015’ten sonra ifadeler talimatlarla alınmaya başlandı ama herhangi bir tedbir kararı yoktu.
*Ahmet Altun Kobanê Davası’nın başında bulunuyordu. Bunu hep söylüyoruz. Özellikle sayın Demirtaş’ın ifadelerinden sonra yazışmalar yapıyor, tanık beyanları topluyor. Dosyada yer alan diğer savcılar bizim daha önce şikâyet ettiğimiz savcılardı. Bunlar 10 Ekim davasında dokuz klasörü kaybetmiş ve bu dokuz klasör savcının odasından çıkmıştı. Neden kumpas davası dediğimizin temeli budur.
Yargılamada ve soruşturma aşamasındaki savcıların durumuna da dikkat çeken Özdoğan, “2019’da savcı Altun’un İzmir başsavcı vekili olarak tayini çıkıyor. 31 Mayıs 2019’a kadar İzmir’e hiç gitmiyor ve yazışma yapmaya devam ediyor. İddianame kabul edildikten sonra asıl dosyayı gördük. Kritik olan iki üç evrak var. Unutulmuş evraklar oldu. Muhtemelen o dönem iddianamenin hızlı çıkması gerekiyordu. İmzasız belgeler vardı ve bunları duruşmada işledik” dedi.
Gizli tanık beyanlarının çok uzun olduğunu ve yüzlerce teşhis yapıldığını söyleyen Özdoğan, “Davanın dayandığı bir açık ve gizli tanık vardı. Aynı gün iki tanığın ifadesi alınıyor, biri 328 teşhis, 129 sayfalık ifade veriyor, bir diğer tanığınsa 50 fotoğraf teşhisi ve 58 sayfa beyanı var. Fiilen fizik kurallarına göre imkânsızdır” ifadesini kullandı.
Özdoğan’ın ardından konuşan Özgür Erol’sa yargılamada siyasetçilerin sorumlu tutuldukları bazı ölümlerin panzerden açılan ateş, korucuların açtığı ateş veya silahlı başka grupların silahlarından çıkan kurşunlar ile gerçekleştiğini söyledi. Özgür tespitlerini şöyle anlattı:
*Yargılanan HDP siyasetçileri ve MYK üyeleri dosyada yer alan 37 kişiyi ‘kasteden öldürmek’le suçlanıyor. Dosyada 37 kişi olarak belirtilen sayı hükümet tarafından 51, sivil toplum tarafından 47 olarak dile getirilirken, 6-8 Ekim olaylarına dahil olan grup ise bu sayıyı yedi olarak açıklıyor. Mütalaada bu 7 kişi hakkında doğrudan tutuklama kararı vardı. Bu dosyada yer alan 37 kişiden 21’i olayları gerçekleştiren kişiler olarak ele alınıyor. Kişiler hakkındaysa bilgi yok. Birkaç örnek verelim, gösteri yürüyüşünde panzerden açılan ateş sonucu Hakan Buksur öldürülüyor ve bu ölümden siyasetçiler sorumlu tutuluyor. Siirt’e korucuların açtığı ateşle üç kişi öldürüldü ve kimin öldürdüğü de ortaya çıktı ama HDP yöneticileri kasten öldürmeden yargılanıyor.
*Karşıt gösteri grupları da vardı ve bunlardan biri Serdar Arslan. Serdar kendi grubunun içinden yapılan bir fiille öldürülüyor. Serdar’ı öldüren kişi kasten yaralamadan yargılanırken, yine bizim HDP yöneticileri ise Serdar’ı kasten öldürmekten yargılanıyor. Mardin Dargeçit’te Bilal Gezer ve Sinan Toprak, her ikisi de ara sokakta kafalarına kurşun sıkılarak öldürüldü. Yargılanan kişiler REVZADER üyeleri ve bu dernek HÜDAPAR’a yakınlığı ve ilişkisiyle biliniyor. Bu kişilerin de ölümünden HDP MYK üyeleri sorumlu tutuluyor. Yine Adana’ da Ahmet Albay’ın IŞİD’li arkadaşları oğlunu almaya geliyor ve adam izin vermiyor, öldürülüyor. Adana’da yaşanan ölümlerin IŞİD’lilerin sokakta suikast gerçekleştirerek öldürdüğü yine ortaya çıkmıştır ve yine dosyada bu ölümlerden HDP MYK üyeleri sorumlu tutulmuştur.