Çatışma alanlarından çıkanları gözlüyorum.
Onların yüzlerinde, gözlerinde, ruhlarında daha derin kırılmalar yaşandığı belli oluyor.
En çok da kadınlarda…
Çocuklarına sarılmışlar, kol kanat gerer gibi.
Onlara baktıklarında yüzlerinde zoraki acı bir tebessüm oluyor.
Bir şey hissettirmek istemiyorlar yavrularına.
Sonra çocuk başka yere baktığında derinlere dalıyor yine gözler.
Ne olacağını bilememenin korkusu, geride bıraktığı hayatın hüznü ve kaybettiklerinin acısı yüzlere yansıyor…
İnsanların savaş ortamında ruhlarında kırılmalar yaşanır.
Sanırım en çok fark ettiğim şey arafta yaşayan ruhlara dönüşmeleri oldu. (…)
Gerçekle hayal arasında bir yerde, arafta olur insanlar savaş alanında.
Kabus gördüklerine inanmak isterler. Uyanacak ve tüm bunların gerçek olmadığını görecekler diye umutla beklerler.