ABD’de köpeği Gizelle’e ‘kemik kanseri‘ teşhisi konulan Lauren Fern Watt, acı haberi aldıktan sonra ‘ölmeden önce yapılacaklar‘ listesi hazırlayıp Gizelle’le beraber son yolculuğa çıktı…
Gezinin her anını görüntüleyen ve Gizelle’e en güzel vedalardan birini sunan Watt, “Bu gezi benim Gizelle’i kaybedecek olduğum gerçeğine alışmama yardım etti” diyor.
Birkaç ay ömrü kaldı da ne demek?
Watt, Yahoo’ya Gizelle’e bu geziyi neden planladığını anlattı.
“72 kilogram ağırlığındaki İngiliz çoban köpeğime kanser teşhisi konulduğunda yıkıldım. Gizelle ve ben birlikte üniversite, erkek arkadaşlar ve 20’li yaşların üstesinden geldik. Birlikte Tennessee’den büyük ve korkutucu New York’a taşındık. Bu köpek sadece benim en yakın arkadaşım değil, ev arkadaşım ve sırdaşım da oldu. Veterinerin birkaç ay ömrü kaldı demesi de ne anlama geliyordu?
Görevim onu şımartmaktı
Hıçkırıklarım duracak gibi değildi ama Gizelle çok duygusaldır ve onun beni böyle görmesini istemedim. Güçlü olmalıydım. O yüzden endişelerimizi köpek parkına gömmeye ve Gizelle ölmeden yapmak istediklerimiz için bir liste hazırlamaya karar verdim. Benim görevim onu şımartmak ve yaşamın sevincini keşfetmekti.
Şehirden kaçacak, şelaleleri görecek, ıstakoz pişerecek, çimenlerde şekerleme yapacaktık. Okyanusta yüzecek, güneşte kurumanın keyfini çıkaracak ve arabaya dökülen kumları dert etmeyecektik.
Valizlerimizi hazırlayıp yola çıktık
Gizelle için ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırlamak, sadece onu kaybedecek olduğum gerçeğine alışmama yardım etmeyecek, aynı zamanda ilginç bir gezi olacaktı. Bu gezi benim ‘şu an’da yaşamamı ve hayatı olduğu gibi, tatlı, basit ve değerli bir yolculuk olarak görmemi sağladı. O yüzden patisi elimde valizlerimizi hazırladık ve yola çıktık…”
Watt’ın Gizelle’le çıktığı yolculuktan bizler için seçtiği fotoğraflar…
“Eskiden Gizelle’le birlikte Küçük Deniz Kızı’nı izlerdik ve filmdeki en sevdiğimiz sahne Prens Eric’in Ariel’i sandalda gezdirdiği bölümdü.”
“Pek çok New Yorklu gibi, Times Meydanı bize de itici gelirdi.”
“Birlikte ıstakoz pişirdik.”
“Rıhtımda dondurma yedik.”
“En yakın arkadaşım Rebecca’yla birlikte bir araba kiralayıp New England’a gittik.”
“Mümkün olduğunca çok sarıldık.”
“Gittiğimiz partide yakışıklı Auggie’yle tanıştı.”
“Dünyadaki en iyi donutları yedik.”
“Noel’i görmesini beklemiyorduk ama Noel Baba’yla bile tanıştı.”
“Noel’i bile görmesi mucizeyken, ocak ayında ölmeden önce sahilde oturduk. Bir tarafım bu geziyi onun planladığını, beni bu maceraya çıkardığını ve sonunda bu bomboş sahilde oturarak bitirmemizi istediğini düşünüyordu. Gökyüzü beyaz, ağaçlar yapraklarını dökmüş, kuşlar bile saklanıyordu.
Ona sunabileceğim en iyi hayatı sunduğumu biliyordum ve o hep benim anılarımda yaşayacak.”