Türkiye’yi yönetenler basın özgürlüğünü katletmekte o kadar ileri gittiler ki, güya referans aldıkları “üstad”ları Kısakürek’i bile geride bıraktılar.
Kısakürek, bugün en güçlü ağızdan atıfta bulunulan “İdeolocya Örgüsü” adlı totaliter distopya metninde basın özgürlüğünü “milli ve içtimai bir felaket” olarak nitelendirir ve “Büyük Doğu nizamının serbest basına tahammül edemeyeceğini” söyler…
İktidar da serbest basına tahammül edemediğini gösterdi ve onu birkaç mecradan ibaret bir bakiye haline getirene kadar küçülttü.