New York’taki davada bir siyasi iradenin hukuki tezahürü söz konusudur. Ve şimdi bizi ne bekliyor olabilir?
New York’taki hukuki süreç ulusal ve uluslararası çapta siyasi ve ekonomik bazı ilk sonuçlar doğuracaktır.
Bunlardan biri, beklendiği gibi Türk- Amerikan ilişkilerinin daha da bozulmasıdır. Hukuki süreçte Türkiye’deki iktidarın zirveleri ile Zarrab’ın cürümleri arasında bir ilişki kurma çabası gözlemlenirse, bu durumda kriz derinleşir.
New York’taki dava iktidara, Türkiye’nin Erdoğan’ı devirmeyi amaçlayan uluslararası bir komployla karşı karşıya olduğu anlatımını uç noktalara taşıma imkânı veriyor. Amerikan ve Batı karşıtlığı ekseninde seçmen konsolidasyonuna bu sayede hız kazandırılacak.
Türkiye’de basın özgürlüğü yok ve iktidar medyanın neredeyse tamamını kontrol ediyor. Reel sansür nedeniyle New York’ta gerçekte neler olup bittiği hakkında geniş bir toplum kesimi zaten habersiz kalacaktır.
Dahası, iktidar bu davayı, Türkiye’de varlığını sürdürmeyi hâlâ bir biçimde başaran eleştirel ve muhalif sesleri susturmak için gerekçe olarak kullanmayı da deneyecektir.
Davanın sonucunda ABD Hazine Bakanlığı’nın bazı Türk bankalarına vermesi kuvvetle muhtemel olan ceza, ağırlığı nispetinde Türk ekonomisi üzerinde doğrudan ya da tetikleyici olumsuz etkiler yaratacaktır.
Sonrası hakkında öngörüde bulunmak için ise henüz çok erkendir.