Bu bir entelektüel kıyımı.
Charlie Hebdo’nun kısa adıyla ‘Charb’ olarak bilinen Yayın Yönetmeni Stephane Charbonnier, ünleri Fransa’nın dışına taşmış George Wolinski ve Cabu gibi karikatüristler kurbanlar arasında…
68 sonrasının sembolleşmiş, özgürlükçü ve eleştirel çizerleriydi ölenler.
Bu, Charlie Hebdo’nun kutsalı olmayan ve kutsal tanımayan yayıncılığı karşısında, öldürücü bir hoşgörüsüzlük, kin, nefret ve intikam duygusuyla saldıran fanatizmin eylemi.
Bu, ifade ve basın özgürlüğüne karşı yapılmış alçakça bir tecavüz.
Charlie Hebdo’nun 19 Eylül 2012 tarihli sayısında yayımlanan Hz Muhammed karikatürleri nedeniyle direkt olarak dergiyi, yayın yönetmenini ve karikatüristleri hedef alan bir katliam.
Mizah dergisinin bugüne kadar dalga geçmediği kurum, inanç, din, siyasetçi ve siyasi akım kalmamıştı. Ancak saldırı, İslam dinini küfür ve hakaretten korumak adına hareket ettiği mesajını veren bir grup fanatikten geldi.
Ve bu fanatikler mükemmel Fransızca konuşuyorlardı; yani kökenleri ne olursa olsun, ‘Fransız’ idiler.
Katliamın bütün bu özellikleri bize hiç yabancı değil.
Biz Türkiye’de, Charlie Hebdo katliamı hakkında daha isabetli kıyaslamalar yapmamıza imkan veren yaşanmışlıklara sahibiz.
Bu katliam bize 11 Eylül’den önce 1993 Sivas Madımak katliamını hatırlatmalıdır.