Bir: Savaşın bir de “İslami kamuoyu cephesi” vardır. İki taraf da bu kamuoyunu “kendisinin gerçek, ötekinin sahte Müslüman olduğuna” inandırmaya çalışıyor.
İki: Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu hızla ve genel olarak kötüleşirken, hapisteki gazeteci sayısının da yeniden artış eğilimine girmesi gidişatla uyumlu.
Üç: AKP iktidarı gazetecileri gözaltına almak ve onları tutuklamak için eski ortağı Cemaat’in yargısına ve polisine muhtaç değil.
Dört: Geçmişte Odatv, Ergenekon ve KCK Basın davalarında gazetecilerin hapse atılmalarını “Ne yani? Gazeteci suç işlemez mi?” diyerek savunan ve haklı gösteren muktedirlerin, Cemaat’le savaşa tutuştuktan sonra vebalin tamamını eski cürüm ortaklarına yıkmak maksadıyla bu davalarda mağdur ettikleri gazeteciler için dökmeye başladıkları gözyaşları sahte.
Beş: Bazı meslektaşlarımız, geçmişte kendilerini “terörist” ve “darbeci” diye suçlayıp hapse atan iktidar koalisyonuna karşı çiğnenen hukuklarını basın özgürlüğü için savunanları, bugün 14 Aralık’ı aynı nedenle protesto ediyorlar diye “ahmaklıkla” suçlayacak nispette siyasi kavrayış, izan ve muhakeme yetisinden yoksun durumda.
Altı: Yarın devran değişir ve bugünkü iktidar gazetecileri benzer suçlamalarla benzer akıbete maruz kalırsa, onların hukuklarını gelecekte savunmayacak olanlar bu davranışlarının nedenlerini açıklamakla yükümlü.