Gavurun giyinişinden yürüyüşüne, kahve içişinden aşık oluşuna kadar her bir özelliğini tutkuyla taklit etmeyi marifet bilen bu kesimin sonraki dönemlerdeki altın cümlesi hep ‘bu iş halkla olmaz’ oldu. Böylelikle ortaya tuhaf, köksüz, elitist bir münevver kitle çıktı.
Meraklısı, Cumhuriyetin ilk döneminde bize ‘aydın’ diye sunulan insanların yazıp çizdiklerini okuyabilir. Hemen tamamı neredeyse ‘halk düşmanı’dır. Halk cahildir, halk aptaldır, halk zeka yoksunudur bu tiplere göre.
Cumhuriyet dedik. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu düşmanlığa bir de ‘Osmanlı düşmanlığı’ eklenmiştir. ‘Başımıza ne bela geldiyse Osmanlı’dan gelmiştir’ cümlesine iman eden Cumhuriyet eliti, 600 yıllık koca bir tarihi kökünden yok saymayı, o tarihi sürekli aşağılamayı marifet bellemiştir. Tabii bunu yaparken de nedense hep Osmanlı’yı son yüzyılından ibaret saymayı…
Koray Çalışkan diye biri var malum. Biz onu en çok Mısır darbesinden çok az süre önce attığı ‘ne darbesi, Mısır’da ordu İhvan’dan yana’ tweetinden hatırlıyoruz. Politikayla ilgisi bu düzeyde biri yani…
İşte o Çalışkan, Cumhuriyet Bayramı gününde şunu yazdı: ‘Osmanlı Spor, Osmanlı Ocağı, Osmanlı estetiği… Abdülhamit, Vahdettin zihniyetiniz batsın diyeceğim, Ama sahi, rezil olup zaten battı Osmanlı.’
Nasıl? Çok güzel değil mi? Tam bir anakronizm ile Osmanlı’yı bugünden değerlendirip, vaktiyle bu milletin kurduğu bir devletin yok olup gitmesinden ‘orgazm’ düzeyinde zevk alan yeni nesil bir Contürk. (Doğrudur. ‘Contürk.’)