• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İslam dünyasındaki kutsal sefalet

27/09/2015 22:18


 


levent-gultekin-2-150x150LEVENT GÜLTEKİN

[email protected] / @acikcenk

İslam dünyası denildiğinde artık aklımıza gelen ilk şey: Ölüm.


İnsan gibi yaşayacak şehirler kuramadığımız için, o şehirlerde kurallar, değerler, kanunlar oluşturamadığımız için, ritüelleri yerine getirmek amacıyla esaslı organizasyonlar yapacak veyahut o ritüelleri günümüze uyduracak aklı ve zekayı tamamen devre dışı bıraktığımız için her gün yüzlerce insan ölüyor.

Ya hacda ölüyor, ya da Kurban keserken. Ya trafikte ölüyor ya da berbat şartlar altında çalışırken. Ya mezhep savaşında ölüyor veyahut yoksulluktan.

İslam dünyasındaki sefil ruhlu yöneticilerden başka kimsenin işine yaramayan bir din yorumu var elimizde.

Müslümanlar korkaklıklarıyla, tembellikleriyle, akıldan ve düşünceden uzak İslam yorumuyla İslam’ı günümüz dünyasının dışında bıraktı.

Müslümanlar, özü işlevsiz hale getirdi

Bir tarafta gelişen, büyüyen, değişen bir dünya var, diğer tarafta günümüz dünyasının yaşam şartlarıyla çelişen, saygıdeğer bir hayat kurmaya engel olan bir İslam anlayışı var.

Bir tarafta şehirleşen dünya var, diğer tarafta köy hayatına göre yorumlanmış din anlayışı var.

Yaşamayan, gelişmeyen, düşünceyle, akılla yenilenmeyen din, Müslümanların elinde adeta ölüme mahkum oldu. Çürümeye terk edilmiş din, Müslümanların sefaletine de kaynaklık ediyor.

İslam’ın bir özü var, bir de günün ve çağın şartlarına göre o özü yaşamak, anlamak, yorumlama gereği var. Bütün dikkatini ritüellere veren Müslümanlar, özü de işlevsiz hale getirdi. Çünkü yenilenmeyen, gelişmeyen, kendini güncellemeyen hiçbir şeyin, işlevini sürdürme imkanı da yok.

Asıl kafa yormamız gereken

Tuhaftır, İslam’ı benimseyenlerin, bu sefil tabloyla bir dertleri yok.

Fakat bu tablodan rahatsız olan, “Böyle bir hayatı hak etmiyoruz. Günümüz dünyasının şartlarında insan gibi yaşayalım” diyenlere de ‘İslam düşmanı’ damgası vurup işin içinde çıkıyorlar.

Asıl kafa yormamız gereken şu: “Bu din yorumu, bu din anlayışı bizi insanlıktan çıkarıyor. Dünyadan koparıyor. Hayatımızı ve insanlığımızı çürütüyor” diyenler mi İslam’a, İslam dünyasına kötülük yapıyor, yoksa “Bu çamur deryası içinde kimse sesini yükseltmesin hepimiz ritüellere bağlı kalarak hayatımızı sürdürelim” diyenler mi?

Yetersizliğimizi dinle örtüyoruz

Ne yazık ki İslam dünyasının önemli bir kısmı, içinde yüzdüğümüz çamura bir de kutsallık atfediyor. O çamura ne kadar bulanırsa cennete gitme ihtimalinin de o oranda artacağını düşünüyor.

Dinler, özünde insanlara daha iyi yaşam sağlamak için gelmişken, günümüz Müslümanları insanlıklarını, yaşamlarını, huzurlarını din adına feda ediyorlar.

Peki ne demek istiyorum?

Siyasetteki başarısızlığımızı dinle örtüyoruz. Mimaride, sanatta, bilimde, teknolojide ve hayata tat ve yenilik katan birçok alandaki geriliğimizi dinle örtüyoruz. Yaşanabilir hayatlar kurmadaki yetersizliğimizi dinle örtüyoruz.

İslam ülkelerinin dünyaya kattığı en küçük bir değer yok. Buradaki akılsızlığımızı, tembelliğimizi dinle örtüyoruz. İbadetleri yerine getirecek organizasyonları yapmadaki yetersizliğimizi dinle örtüyoruz.

Üstelik doğan sonuçlara kutsallık atfediyoruz. Bine yakın hacının öldüğü kazayla ilgili “Ne güzel, mübarek zamanda, mübarek yerde öldü mübarek insanlar” diyebiliyoruz! Yaşadığımız ülkelerdeki iş kazalarını, akılsızlık, vicdansızlık, tedbirsizlik sonucunda yaşanan felaketlere ‘takdir-i ilahi’ diyerek suçu Allah’a atıyoruz.

Sonra da, “Bu din anlayışı bizim gelişmemizin, insan gibi yaşamamızın önündeki en büyük engel” diyenlere hakaret ediyoruz.

İslam dünyasında ölümü yücelten bir din anlayışı hakim

Ne yapalım, hepimiz, içinde yüzdüğümüz çamura, “Allah’tan gelmiş” deyip kutsallık mı atfedelim?

Eğer Allah’tan geliyorsa, Allah niçin bütün felaketleri, sefaletleri, Müslümanlara gönderiyor? Bu soruya hiç kafa yormayalım mı?

Ne yapalım, günümüz dünyasına uymayan, yerine getirilmesi imkansız olan ritüeller için insanların ölmesine razı mı olalım? Ölelim ama yine de o ritüelden vazgeçmeyelim. İslam bize bunu mu emrediyor?

Ne yapalım, bu dünyada insan gibi yaşamaktan vaz mı geçelim? Ya da cennete gitmenin yolunun sefil bir yaşam sürmekten geçtiğini söyleyenlere boyun mu eğelim?

Mesela her Kurban Bayramında benzer tartışmalar yaşıyoruz.

Kurbanın amacı, özü, paylaşmaktır. “Bu dört günde yoksulluğu ortadan kaldır” demektir.

Bu öze uygun temiz, sorunsuz organizasyonlar yapmayıp veyahut yeni yorumlar getirmeyip paylaşmanın farklı yollarını arama zahmetine girmeden, şehirlerin mezbahaya çevrilmesine sessiz mi kalalım? O görüntüleri içimize mi sindirelim? Sindirelim de ne uğruna yapalım bunu?

Diğer taraftan hac organizasyonunda her yıl benzer felaketleri yaşıyoruz.

Dünya değişiyor. Nüfus artıyor. Nüfus yoğunluğuna göre haccın özüne uygun yeni yorumlar, yeni yöntemler geliştirmemiz gerekmiyor mu?

Kör bir inatla, “Ölelim ama bu ritüeli asla değiştirmeyelim” mi diyeceğiz?

Günümüz dünya şartlarına göre tıkanıklığı aşacak, sefil görüntüleri ortadan kaldıracak yeni yorumlar yapmak İslam’a aykırı mıdır?

Yaşamı değil, ölümü yücelten bir din anlayışı hakim İslam dünyasında. Bunun neden olduğu felaketleri görmemek için daha ne kadar direneceğiz?

Müslümanlar olarak hepimiz yaşayan ölüleriz

Böyle bir din anlayışı hakim olduğu için Müslümanlar yaşanabilir şehirler kuramıyorlar. Bunun için yaşatmayı öncelik edinen organizasyonlar yapamıyorlar. Bunun için hukuka, mühendisliğe, üretmeye, yaşatmaya öncelik vermiyorlar.

Böyle bir anlayış olduğu için değerler, sistemler oluşturamıyorlar. Bu anlayışa teslim oldukları için daha iyi bir yaşama kafa yormuyorlar.

Din uğruna bu çamurun içinde yaşamaya daha ne kadar devam edebiliriz? İslam dünyasından insanların huzur için oluk oluk batıya göç ettiğini daha ne kadar görmezden gelebiliriz?

Esasında Müslümanlar olarak hepimiz yaşayan ölüleriz. Çünkü bu topraklarda hayatımızın bir değeri yok. İnsanlığımızın bir kıymeti yok. Ölüm daha değerli olduğu için huzurun, ahlakın, dostluğun, nezaketin, bilginin şahsiyetli olmanın… kısacası insan gibi yaşamanın değeri yok.

Hayatımızı çürüten, insan gibi yaşamamıza engel olan bu anlayışı değiştirip İslam dünyasına kabul ettirme şansımız yok. Bari bu anlayışa mahkum edilmiş dini, hayatımızın odağı yapmaktan vazgeçelim.

Bunu yapmazsak kutsallık atfedilen bu çamur deryasında sefil bir şekilde yaşayıp öleceğiz.

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Levent Gültekin

SON HABERLER

Ölmeden önceki son dileği gerçek oldu: Atıyla, kaldığı merkezin bahçesinde buluştu

Britanya'daki bir palyatif bakım merkezinde kalan kadının ölmeden önceki … Devamı...

Beş kez ikiz babası oldu: Çocuklarını yalnız büyütüyor

Nijerya'da, Ayopo Ogunleye'nin beş ikizi var. Karısı terk ettikten sonra … Devamı...

‘Asgari’ ayarı: İşsizlik ödeneğinden kıdeme, GSS’den staj ücretine değişiklikler

Asgari ücretin brüt 6 bin 471 lira, net 5 bin 500 liraya yükseltilmesi … Devamı...

Konser için 7 bin 700 kilometre yol kat ettiler; iptal edildi

Hindistan'da yaşayan bir çift, 7 bin 700 kilometre yol kat ederek … Devamı...

Kayınpederini öldürüp eşini yaralayan kişi gözaltında

Ankara'nın Akyurt ilçesinde kayınpederini bıçakla öldürüp eşini yaralayan … Devamı...

Yeniden belde olan Dodurga’da belediye başkanlığı seçimi: Sekiz parti yarışıyor

Yeniden belde statüsü kazanan Çankırı'nın Orta ilçesine bağlı Dodurga'da … Devamı...

Ankara’da muhalefet günü: HDP kongrede, ‘altılı masa’ toplantıda

Muhalefet partileri pazar gününü kongre ve toplantılar ile geçirecek. Sabah … Devamı...

İzmir’de yine yosun istilası

İzmir'in Karşıyaka ilçesindeki Bostanlı kıyılarındaki bazı noktalar halk … Devamı...

Gelecek Partisi’nden erken seçim için imza kampanyası

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, başlattıkları imza … Devamı...

Beşiktaş, Cenk Tosun’la anlaşmaya vardı

Beşiktaş Kulübü, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla, milli … Devamı...

Davutoğlu, hayallerinin dünyasında bir sığınmacı
Siz… Tarihin gördüğü ne ilk ne son zavallı olacaksınız

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1706 gündür hapiste

YAZARLAR

Sedat Peker meselesi ve içine düştüğümüz sefalet

Levent Gültekin

Türkiye demokrasisinde siyasetçilerin halktan uzaklaşmaması mümkün mü?

Murat Sevinç

AKP neden oy kaybediyor?

İhsan Dağı

Cüneyt Arkın’ın ardından: Baş ucundaki ekmeğe bakarak uyumak

Azime Acar

Başka bir Cüneyt Arkın: Oğlum, İkinci Yenicilerle düştük kalktık biz gençliğimizde

Mustafa Dağıstanlı

Aradığınız motivasyona ulaşılamıyor

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Selamünaleyküm asker, aleykümselam bin Selman

Bahadır Kaynak

GÜNÜN 11’İ

Veysel Ulusoy: Türkiye ihracatını artırırken yoksullaşıyor

Ümit Alan: Sonraki nesiller ‘Atalarımız ne kadar kerizmiş’ diyebilir

Merdan Yanardağ: Batılılar Erdoğan’ın bu kadar hızlı çark etmesini beklemiyordu

Necati Doğru: Tükürükleri kurumadan tükürdüklerini yaladılar

Ahmet Taşgetiren: Geniş, çok geniş bir kitle bugün ‘açlık bilinci’yle yoğruluyor

Esfender Korkmaz: Otokrasi kalkınma için tehdit

Ender Bilgin: Ligimizdeki oyuncular için ödenecek rakam 15 milyonu geçmez

Rahmi Turan: Vah vah! Çok acıdım!

Ege Cansen: AKP, taze döviz bulmak için papazı tavlamak şartsa oruç bile bozabilir

Kürşad Zorlu: Türkiye yaklaşan ihtimale karşı çok iyi hazırlık yapmalı

Muhsin Kızılkaya: Asılma günleri

‘American Woman’ı yazarken kullanmıştı: 45 yıl önce çalınan gitarına filmi çekilen hikayeyle kavuştu

Yolunu şaşıran yarış güvercini Britanya yerine ABD’ye uçtu

Victoria Beckham: Televizyonda tartıya çıkarıp kilomu ölçtüler, bugün kim böyle bir şey yapabilir

1 numaraya çıkması en uzun süren şarkı: 36 yıl 310 gün

İki ayak, dört pati: Yedi yılda yürüyerek dünya turu

Timsah telli duvaklı gelin oldu: Belediye başkanıyla evlendi

Britanya bankasıdan ‘cinsiyet kimliği’ uygulamasını beğenmeyen müşterilerine: Hesabınızı kapatın

Su aradı, mezar taşı buldu

Dikkat, plajlarımız koruma altındaki caretta caretta kaplumbağalarının üreme alanıdır!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi