Daha önceleri de yazdım, hâkimlere seslendim. Neden tecavüzcülere, kadın katillerine az ceza vermek için bu denli bir çaba gösteriyorsunuz? Yasalar bu indirimlerin yapılmayacağını belirtiyor ama siz sürekli sanık lehine inisiyatif kullanıyorsunuz? Baklava çalan çocuklara gösterdiğiniz sertliği neden bu kadın -kardeş katillerine göstermiyorsunuz? Sizlerin kız çocukları yok mu? Bir an şöyle düşünün, dünyalar güzeli, sevgili bir kızınız var, sizden uzakta bir kentte üniversite öğrencisi, onun için sürekli yüreğiniz tıp tıp atıyor ve bir sabah, onun yanık bedenini teşhis etmeniz isteniyor.
Böyle bir acıyı kimseler yaşasın istemem ama o ipek saçlı kızın (Özgecan Aslan’ın) annesi, babası, kardeşleri, arkadaşları ve bir kadın, bir anne olarak bu ülkede yaşayan kadınlar bu acıyı hissetti. Yaşadı!
Gerçekten canımız acıyor. Bir evlat daha yitirdik, yeter artık sürekli evlat yitiriyoruz! Ve katiller ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar!
Bunları yazarken bir görüntü sürekli gelip beni buluyor. Bir korku filmindeymiş gibi izledim o sahneyi. Amirin nefret dolu gözlerini gördüm, nefretle kasılan çenesini gördüm ve bağırıyordu “Sık ulan sık!” Ve o gencecik polisin eli bir türlü tetiğe gitmiyordu ve sonunda biber gazını sıktı. O gencecik polisin o gece nasıl uyuduğunu düşünüyorum. Nasıl uyuduğunu?
Ey katiller çocuklarımızın üstünden elinizi çekin!
Yeter, bir ölüm makinesine dönüştünüz!