Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Saray gözdelerinden Hakan Fidan, Özgür Özel’e “Haddini bil” demiş. Kindar nesil, laik demokratik cumhuriyete ve ona bağlı yurttaşlara had bildirmekle kendisini tam yetkili biliyor. Had bildirmelerinin yöntemleri de belli: Dayak, işkence, asılsız suçlama, aşağılama, ters kelepçe, taciz, tehdit, yasaklama, tutuklama, zindan.
Ülkenin belirlenmiş hukuksal hadleri, hadden sayılmıyor. Örneğin, anayasa hadler getirmiş. Demiş ki: Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kim takar anayasayı…
Yargıcın biri, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hükmü tanımadığını, anayasaya rağmen karara bağlayıverdi. Saray’ın her sözü anayasa yerine geçtiği için, haddini aşmış aynı yargıç, had bildiricilerce ödüllendirildi. Önce, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndan sorumlu adalet bakan yardımcısı yapıldı. Ardından da yine hukuk hadleri aşılarak neredeyse tüm Türkiye’den sorumlu yetkilerle donanmış gibi davrandığı savcılığa atandı. Had aşımının sonu gelmiyordu. Anayasayı savunan hadsizlere had bildirilecekti: Muhalefet partilerine, muhalefetin cumhurbaşkanı adayına, belediye başkanlarına, gencecik çocuklara… Had bildiricilerin, bildirdikleri haddin haddi hesabı yoktur artık.