Nitekim Antalya görüşmesi, Erdoğan’ın Putin’le yaptığı son görüşmede, böyle bir toplantı için Putin’e sunduğu teklife, Putin’in de “tamam” demesiyle, bir “hatır-gönül görüşmesi” olarak kurgulanmış!
Putin böyle bir toplantıya “evet” diyerek, Türkiye’nin çok sert biçimde uygulanacağı anlaşılan yaptırımlara katılmama tutumunu sürdürerek, batı emperyalizminin “yumuşak karnı” olarak kalmaya devam etmesini sağlamayı, batı emperyalizmi de Zelenskiy üstünden Antalya görüşmesine “onay” vererek, en azından engellemeyerek, Türkiye’nin yaptırımlara katılmasını sağlayacak görüşmeler için yumuşak bir zemin oluşturmayı tercih ettiklerini söylemek yanlış olmaz.
Gerek Antalya’daki toplantıyı engelleyen bir tutum alınmaması gerekse Türkiye’nin son bir hafta içinde adeta bir diplomatik kuşatmaya alınmış ve alınmaya devam edilecek olması, açıkça göstermektedir ki batı emperyalizmi Türkiye’nin yaptırımlara uyması için, yıllara, hatta aylara yayılan bir sabır göstermeyecek.