“Latin harflerini bırakıp Arap harflerine döneceğiz” kaygısı, bazılarımızın “Yakında erkeklerin dört karısı olacak” beklentisi kadar boş.
Yani meseleyi paranoya boyutuna taşımaya gerek yok.
Liselerde Osmanlıcanın hiç değilse seçmeli ders olmasına kimse itiraz etmediğine göre bu iş nasıl yapılırsa daha sağlıklı sonuç alınabilir.
Liselerde Osmanlıcanın hiç değilse seçmeli ders olmasına kimse itiraz etmediğine göre bu iş nasıl yapılırsa daha sağlıklı sonuç alınabilir diye düşünüp tartışalım.
Bu ders gerekli ama zorunlu olması gereksiz. Öyle görünüyor ki bu noktada bir konsensüs oluştu. Hükümetin görüşü de bu doğrultuda. Bu haliyle de tartışılacak fazla bir yanı yok konunun.
Ama siyaset açısından durum o kadar basit değil. Orada kazananlar ve kaybedenler olacak ne de olsa. İktidar partisi Osmanlıca tartışmasından kazançlı çıkan taraf… Çünkü tek başına “Osmanlı” sözcüğünün bile toplumun genelinde olumlu karşılığı var.
Dolayısıyla Osmanlıcaya karşı olmak siyaseten doğru bir pozisyon değil.
Oysa ana muhalefet partisi her zamanki gibi yanlış bir pozisyonlanmayla toplumun tarihî ve kültürel değerlerine karşıymış gibi bir görüntü verdi.
“Ortaçağ Karanlığı” vb. problemli ifadelerle dile getirilen itiraz toplumun genelinde olumlu karşılık bulamayacağına göre tartışmanın kaybedeni de belli.