Ankara frene, Kandil gaza basıyor. Hükümet doğru bir okuma, yanlış bir takvim yapıyor.
Hükümet ajandasını, yanlış bir stratejiyle ne Öcalan’a ne Kandil’e anlatabiliyor. Sürekli kriz durumu aktörlerde yorgunluğa yol açıp umudu tüketiyor.
Hükümet yaptıklarını ne Türklere, ne Kürtlere anlatabiliyor.
AK Parti son tahlilde ne Kürtleri tatmin, ne Türkleri ikna edebiliyor ve süreç başa dönme riski taşıyor.
Sürecin hızlanabilmesi için Öcalan’ın neden doğrudan Kandil’le görüştürülmediğini anlamak mümkün değil. Önemli olan görüşme yapılan aktör değil, ne konuşulduğu ve sonuçtur.
Hükümet bugün başka bir açmaza düşme ihtimaliyle karşı karşıya. Kim ne derse desin, güvenlikçi yaklaşımlara teslim olamamak ve Kandil’in ustaca kurduğu ‘Esadlaştırma’ tuzağına düşmemesi gerekiyor.
En başından beri Ankara’nın PKK’yı doğru okuyamadığını düşünüyorum. PKK’yı statik bir yapı olarak gören siyasi akıl yanılır. PKK canlı bir organizma gibidir. En büyük özelliği değişen şartlara kolay uyum sağlayabilmesidir.
Rojava konusu süreci başından beri olumsuz etkiledi. Ankara’nın yanlış okuması, yanlış pratikler doğurdu ve süreç devrilme riski yaşadı. Salt Kobani değil, Rojava meselesinde hükümetin yeni bir okuma yapması gerekiyor.
Denizin ortasında gemileri yakmak kimin faydasına: Gelinen noktada Öcalan’ın Eylül 2012’de yazdığı mektubu tarafların yeniden okuması gerekiyor. Süreç sona ererse hükümet ve Öcalan tasfiye edilecek ve yeni bir konsept devreye sokulacak.